Osteoporoz, kırılmaya neden oluyor
Mardin’de Sanofi Aventis tarafından düzenlenen ‘Osteopozitif Toplantısı’nda ‘Türkiye’nin Kemik Haritası FRAKTÜRK 2010’ sonuçları açıklandı.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şansın Tüzün, Dünya Sağlık Örgütü ile ortak yapılan araştırmanın aralarında Ankara, İstanbul ve İzmir’in de bulunduğu 12 ilde ve 26 bin 424 kişinin taranarak gerçekleştirildiğini ifade etti.
Tüzün, “Çalışmada gördük ki 50 yaş üzeri Türk kadınlarının yarısında kemik yoğunluğu düşük. Ancak bu kadınlar osteoporoz anlamına gelmemeli. Ama bu risktir.” dedi. Osteoporoz’un en riskli tarafının kalça kırıklığı olduğunu aktaran Tüzün, Türkiye’de şu anda 24 binden fazla kalça kırıklığı olgusunun bulunduğunu ifade etti. 2035’te bu sayının 2,7 kat artarak 64 bine çıkacağını savunan Tüzün, gelecekte 50 yaş üzeri 7 kadından birinin kalça kırıklığı geçireceğini iddia etti.
Yaşam süresi uzadıkça kalça kırıklığı riskinin arttığını aktaran Tüzün, özellikle 70 yaş üzerinde bunun ciddi artış gösterdiğini belirterek gerekçelerini şöyle açıkladı: “Bunun nedenleri arasında ‘ortalama yaşam süresinin uzaması, yetersiz fiziksel aktivite, kentleşme ve betonlaşma ile birlikte sert zeminler, yeterince güneş ışığı almama ve obezite etkili.”
Prof. Dr. Şansın Tüzün, osteoporoza karşı en etkili koruyucu yöntemin 30 yaş altı insanlara yönelik çalışmalarla gerçekleşeceğini aktardı. “Özellikle kadınlarda doruk kemik kütlesi 30 yaşına kadar çıkıyor. Kemik yoğunluğu artırılması lazım.
Bu dönemde bol egzersiz yapılmalı. Günlük 800-1000 milimetre D vitamini alınması öneriliyor.” diyen Tüzün, çocuklarda ise 9-17 yaş aralığının kemik büyümesinin en çok yaşandığı dönem olduğuna dikkat çekti. Tüzün, bu dönem kemik gelişimi için basketbol, sek sek, yüzme gibi etkinlikler faydalı olacağını aktardı. Süt, peynir, balık gibi gıdaların bol bol alınmasını tavsiye etti.
Marmara Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülseren Akyüz ise Türkiye’de hastalıkla ilgili farkındalığın çok düşük olduğunu ve bu konuda bilinçlendirici çalışmalar yapılması gerektiğini ifade etti.
Prof. Dr. Akyüz şu bilgileri verdi: “Hastalık teşhisi konulduktan sonra, hızla yol almak mümkün. Gerek yaşam sitilindeki bir takım değişiklikler, gerek zamanında koruyucu tedavi, ileri dönemlerinde de medikal tedavi gibi.” Maslak Acıbadem Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Remzi Tözün de omurga, kalça ve el bileğinde oluşan düşük enerjili kırıkların hepsinin osteoporotik kırıklar olduğunu söyledi.
YORUMLAR