Tüp bebekte çoğul gebelik sınırlaması
Çoğul gebeliklerin sayısının hızla artmasının anne ve bebeğin sağlığını olumsuz etkileyeceği gerçeğinden yola çıkan dernekler ve Sağlık Bakanlığı yetkilileri düzenledikleri bir sempozyumla çözüm yolları aradı. Sonuç bildirgesinde ise öncelikle bütün tüp bebek merkezlerindeki gebeliklerin kayıt altına alınması kararına varıldı.
İlk kez 1978 yılında Luise Brown’ın tüp bebek tekniklerinin kullanarak doğmasından sonra üremeye yardımcı teknikler ve üreme genetiği alanlarındaki bilgiler sürekli gelişti. O günden bu yana 5 milyona yakın bebek bu tekniklerin kullanılması ile dünyaya geldi. Türkiye’de şu anda yaklaşık 110 civarında üremeye yardımcı teknikler merkezi bulunuyor ve her yıl ortalama 25 bin tedavi uygulaması yapılıyor. Sayıların hızla yükselmesiyle çoğul gebeliklerde de büyük bir artışa neden oldu.
Ancak bu artış beraberinde çocuk ve anne sağlığı için bazı sorunları da beraberinde getirdi. Özellikle iki ve daha çok embriyo transferinin anne ve bebeklerin sağlığında olumsuz etki yaratabileceği uzun süredir tartışılıyor. Bu sorunları uzun süredir tartışan dernekler geçen hafta Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile İstanbul’da bir sempozyumda bir araya gelerek konuyu masaya yatırdı… İki gün süren sempozyumun sonuç bölümünde bu konudaki ilk adımın Tüm Türkiye’deki üremeye yardımcı tekniklerle oluşan gebeliklerin kayıt altına alınması benimsendi.
İstanbul’da yapılan “Türkiye’de Yardımcı Üreme Teknikleri Uygulamalarıyla Artan Çoğul Gebelikler Gerçeği: Problem ve Çözüm Önerileri ile Ülkemizde Üremeye Yardımcı Tekniklerde Veri Toplanmasının Standardizasyonu” başlıklı sempozyum, Türk Obstetrik ve Jinekoloji Derneği, Üreme Tıbbı Derneği ve Üreme Sağlığı ve İntertlite Derneği’nin öncülüğünde ve Türkiye Maternal-Fetal Tıp ve Perinatoloji derneği ve Türk Perinatoloji Derneği desteği ile yapıldı.
Sempozyuma Sağlık Bakanlığı yetkilileri, Uluslararası kuruluşların temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. Sempozyumun ilk gününde Dr. David Adamson, (ABD), Dr, Karl Nygren (İsveç), Dr. Jacques De Mouzon (Fransa) ve Sağlık Bakanlığı temsilcilerinin de katılımıyla veri toplanması önemi, dünyadaki durumu ve çözümleri, çoğul gebeliklerle ortaya çıkan sorunlar, klinik, laboratuar ve embriyo transfer uygulamalarıyla önleme stratejileri ilgili sunumlar yapıldı ve tartışma ortamı sağlandı.
Çoğul gebeliklerde bebekte zihinsel sorunlar ortaya çıkabiliyor
Çoğul gebeliklerin riskinin normale göre biraz daha fazla olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Atıl Yüksel, “Çoğul gebeliklerde normalden biraz daha fazla erken doğum oluyor. Doğumdan sonra yeni doğan yoğun bakıma girme olasılıkları ve sezaryen olmaları daha da artıyor” diyerek riskler konusunda şunları söylüyor:
“Bu bebeklerde anomaliler normalin yüzde 40’ı kadar artış gösteriyor. İkiz gebelik, üçüz gebelik gibi çoğul gebeliklerin oranı artınca, ne kadar fazla ise içerideki embriyo sayısı getirdiği riskler de o derece artıyor. Bu riskler hem embriyolar açısından hem de anne açısından oluşuyor. Kısa vadede yeni doğan bakımı gibi sorunlar uzun vaade ise bu çocuklarda zihinsel problemlerin görülme oranı artabiliyor. O nedenle hedef olarak biz tek embriyo olmasını istiyoruz. İkiz kabul ama üçüz gebelikler olmasını istemiyoruz. Sayı 3-4’e çıktığı zaman ciddi problemler var anlamına geliyor.”
Doç. Dr. Bülent Urman: Embriyo sayı sınırı gebelik oranını azaltabilir (Üreme Sağlığı ve İntertilite Derneği Başkanı)
Ülkemizde çoğul gebeliğin sıklığı ve çoğul gebeliklerin hangi oranda ÜYT (Üremeye Yardımcı Teknikler) uygulamalarından kaynaklandığını dair veri bulunmamaktadır. Bu nedenle ÜYT uygulamalarına getirilecek agresif kısıtlamaların gebelik oranlarını olumsuz olarak etkilerken çoğul gebelikleri istenildiği oranda azaltamama riski vardır.
Mevcut yönetmelikte 3 ile kısıtlanan ancak hekim uygun gördüğü takdirde artırılabilen transfer edilebilir embriyo sayısı hakkında değişiklik yapılması gerekliliği hem ÜYT merkezi sorumluları, hem embriyologlar, hem perinataloglar, ve hem de neonatologlar tarafından kabul görmüştür. ÜYT merkezi sorumluları ve embriyologlar sayının prognostik kriterlere göre değişken olmasını savunurken perinatolog ve neonatologlar sayının tüm çiftler için 2 ile kısıtlanmasını önermektedirler.
Üreme Sağlığı ve İntertilite Derneği olarak görüşümüz tüm çiftler için getirilecek olan 2 embriyo kısıtlamasının olumsuz verilere sahip çiftlerde gebelik oranını ciddi anlamda azaltacağı şeklindedir. Veri toplanması ülkemiz için önemli bir sorundur. Mevcut durumda veriler yılda bir toplanmalı ve bir önceki yılın verileri takip eden yılın Ekim ayında Sağlık Bakanlığı’na gönderilmelidir. Daha sağlıklı olan yöntem ise kadının stimülasyonunun ilk gününden itibaren verilerin online olarak web tabanlı bir programa girilmesidir. Bunun için uzmanlık dernekleri Sağlık Bakanlığı ile koordineli olarak çalışmakta gönüllü olmuşlardır.
Prof. Dr. Timur Gürgan: İkizler-üçüzler arttıkça gebelik sorunları ortaya çıkıyor (Üreme Tıbbı Derneği Başkanı)
Bilim adamları olarak Türkiye’de tüp bebek sisteminin Avrupa standartlarında olmasını ve verilerin toplanması, değerlendirilmesi ve başarı oranlarının artırılmasını hedefliyoruz. Ayrıca hastanın lehine ve aleyhine olan şeyleri de kişisel olarak değerlendirip en ucuza ve en kaliteli bir şekilde oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü tüp bebek konusundan rant sağlamak isteyenler olabiliyor. O nedenle halkta güven kalmadı.
Tüp bebeğin çoğul gebeliklere katkısı fazladır. Çoğul gebeliklerde ikizler, üçüzler arttıkça gebelik ileri derecede problemli hale gelebiliyor. Anneye ait sorunlar artıyor. Erken doğumla çocuklar ölebiliyor veya erken doğumla çocuklar başka sorunlarla karşılaşabiliyor. Ayrıca Türkiye’de kuvöz bakımları Türkiye’nin her tarafında gelişmiş değil. Tüp bebek merkezlerinin çok büyük kesimi Ankara, İzmir ve İstanbul’da ama hasta sonradan memleketine dönüyor ve oralarda yoğun bakım olmadığı için çocukların bir kısmı bakımsızlıktan ölebiliyor, sakat kalabiliyor. Bütün bunlardan yola çıkarak bir standart oluşturulmasının doğru olduğunu düşündük ve bir araya geldik.
Ben aynı zamanda Avrupa İnsan Üremesi ve Embriyoloji Derneği’nin (ESHRE) ilk Türk Yönetim Kurulu üyesiyim. Oradaki çalışmalardan da ülkemiz adına nasıl faydalanabiliriz diye bakıyoruz. Çoğul gebeliklerin azaltılması için her şeyden önce verilerin çok iyi toplanması lazım. Doğum oranları, anomali oranları, erken doğum oranları, çocuk kayıpları gibi verilerin toplanarak kıyas yapılmalı ve ondan sonra sorunun çözülmesi gerekir. Biz Avrupa’da bu konuda çok ileri olmak istiyoruz.
Türkiye’de senede 40 bin tüp bebek işlemi yapılıyor. Bu büyük bir rakam. Avrupa’da bu işin nasıl yapıldığını ve bizim neler yapmamız gerektiğini bu sempozyumda tartıştık. Avrupa’da ve dünyada bu sorunu nasıl çözdüler diye baktığımızda öncelikle kayıt sisteminin önemli olduğunu görüyoruz. Türkiye’de bazı verilerin toplanmasında koordinasyon eksikliğinden dolayı yeterli bilgi saptanamıyor. Bu sempozyum sonrasında Avrupa ve dünya modeline göre Türkiye’nin ekonomisi, hasta tercihlerine göre yeni bir Türkiye modeli oluşturulacak.
Prof. Dr. İsmail Mete İtil: Kayıt sistemiyle Türkiye Avrupa standartlarına ulaşacak (Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı)
Beş dernek, Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve sivil toplum kurumları ile bir araya geldiğimiz sempozyumda yardımcı üreme teknikleri ile doğan ikiz ve üstü gebeliklerdeki artışlarla ilgili ilk adımın kayıt altına alma olduğuna karar verildi. Verilerin toplanarak protokol oluşturacağını ve yardımcı üreme teknikleri sonucu oluşan ikiz gebeliklerdeki artışın nasıl önleneceği ve embriyo transferine kısıtlama getirilmesi konusunda ayrıntılı bir çalıştay yapıldı.
Çalıştay sonunda hazırlanan protokol 92 merkez verilerini program çerçevesinde uygulama yapılan hastaları vatandaş kimlik numarası ile birlikte kayıt yapacak. Kullanılan ilaçlar, kaç embriyo transfer edildiği, başarı sonuçları, çoğul gebelik sonuçları gibi bütün veriler kayıt edilecek. Bu kayıtlar sayesinde Türkiye de, Avrupa’nın 35 ülkesinde yapıldığı gibi Avrupa standartlarında bir kayıt sistemine sahip olacak. Biz Jinekoloji Derneği olarak bu kayıt sistemini çok önemli biliyor ve destekliyoruz. Gerek maddi, gerekse insan gücü olarak buna elimizden gelen katkıyı yapacağız ve Sağlık Bakanlığı ile ortak çalışma içerisinde olacağız.
Prof. Dr. Acar Koç: Çoğul gebelikler yüksek risk taşıyor (Türkiye Maternal Fetal Tıp ve Perinatoloji Derneği Başkanı)
Perinatoloji uzmanları olarak biz riskli gebelikleri izliyoruz. Çoğul gebelikler de beraberinde çeşitli riskleri getiriyor. Ya da çoğul gebelik oluştuğunda bir operasyonla sayısı azaltılıyor. Örneğin beşiz bir gebelikte bunun üçünün alınıp diğerleri ile gebeliğe devam ediliyor. Ancak bu işlemle de yok edilen embriyolardan kalan maddeler sıkıntı doğruyor. Bu işlem, gerek aile, gerek bu işin uygulayıcısı hekimler açısından hoş olmayan bir durum. Aynı zamanda getirdiği bir takım riskler de var.
O nedenle çoğul gebelikler zaten yüksek risk taşıdığı için bunların kayıt sistemi oluşturulmalı ve tüm yardımcı teknikle oluşan gebelikler verileri kayda girilmelidir. Aslında pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de sayı kısıtlaması var ancak “Hekimin gerekli gördüğü şartlar” diye bir ibare olduğu için konu tartışmalı hale geliyor.
ilginçmiş, ilk defa bu tür bişey duyuyorum