Uçak kazalarının ruh sağlığımıza etkisi
Kaza anında ölüm korkusu zirve yapıyor, kurtulanlar için ilk dört gün, yakınlarını kaybedenler için ise yas reaksiyonu büyük önem taşıyor. Psikiyatrist Adnan Çoban, uçak kazaları ve sonrasında yaşanan ruhsal ve fiziksel periyodu NTVMSNBC’ye değerlendirdi.
Kaza travmasının kalıcılığı açısından ilk dört günün önemine açıklık getiren Çoban, beynin travmayı onaramaması durumunda oluşabilecek tehlikeye dikkat çekti: Bizim için ilk dört gün çok önemlidir çünkü bu akut dönemde kişiye acilen müdahale edilmesi gerekir.
EMDR denilen bir psikoterapik girişim yapılırsa insanların bir çoğu bu travmanın etkisinden kurtulur. İnsanlar yine o anı, bağrışmaları, çığlıkları hatırlarlar ama olayın yarattığı travmatik etkiden kurtulabilirler.
Kişinin ne olduğunu anlamaya çalıştığı bu döneme “refrakter” diyoruz, yani “şoka girme”. Bu durum kimilerinde uzun sürer ki, bunlara mutlaka müdahale etmek gerekir. Kimilerinde ise yalnızca saniyeler veya dakikalar sürebilir.
Bu dönemden önemden çıktıktan sonra kişide olayın ne olduğuna varmanın tepkisi olarak Akut Stres Reaksiyonu gelişir. Aşırı derecede panikleme, yok olma, kontrolünü kaybedeceği ve ölüm korkusu gelişir. Ardından da aşırı titreme, terleme, baş dönmesi, şişkinlik, kaslarda aşırı gerginlik, tansiyon yükselmesi, nefes almada zorluk gibi fiziksel etkiler yaşanır.
İlk 4 gün içinde müdahale şart
Kaza travmasının kalıcılığı, kişiye göre değişir, ama uzarsa kabus görmeler, uyku bozuklukları, flash back dediğimiz, kaza anını defalarca yaşama ve sürekli olayın içinde kalma, panikleme durumu olur. Beyin bunu onaramazsa o zaman Post Travmatik Stres Bozukluğu durumu gelişir.
Bu da kişinin hayattan zevk alamaması, engellenmişlik duygusu, eski performanslarına kavuşamama ve her türlü performansını eşik altı yaşama gibi sonuçlar yaratır. Ancak kazazedeye ilk dört gün içerisinde müdahale edilirse bu süreç yaşanmaz ya da çok daha kolay atlatılır.
Kazada yakınlarını kaybedenlere de psikolojik ve sosyal destek verilmesi gerektiğini belirten Çoban, “Sen ağlama, kendini topla, sen aileyi toplayacaksın” gibi telkinlerin yas reaksiyonunu engellediğini, bunun da doğru olmadığını söyledi:
Yakınlarının yas reaksiyonu engellenmemeli
Kazada yakınlarını kaybedenlerin verdiği yas reaksiyonu normal bir reaksiyonudur ve biz kişinin bunu yaşamasını isteriz. Ancak bazı insanlar bu yas reaksiyonuna giremiyor ve bunu yaşayamıyor. Hani derler ya, ’Babam öldü ama ağlayamadım’. İşte bu bir tehlikedir.
Yani uzamış, patolojik yas reaksiyonu oluşur, bu da ileride psikolojik bir hastalığa, kalıcı bir soruna dönüşebilir. Yas reaksiyonu normal bir tepkiyken bunu verememenin sonucunda ileride hastalıklı bir durum söz konusu olur. O nedenle yakınlara da ilk bir ay içerisinde psikoterapi ya da sosyal destek şeklinde yardım etmek gerekir.
Genelde kaybedilen kişinin yakınlarına, ‘Sen ağlama, kendini topla, sen aileyi toplayacaksın’ gibi telkinlerde bulunulur, bunla yanlıştır. İnsanlar o yas raeksiyonunun yaşamalıdır. Çoban’ın kaza travması yaşayanların uçak korkusunu ortadan kaldırmaları için önerileri şöyle:
Attan düşeni tekrar ata bindirirler
Mutlaka bir psikolojik destekten geçmeleri lazım. Anadolu’da, attan düşeni tekrar ata bindirirler. Bu, psikolojide kabul gören bir yaklaşımdır, bunu modernize edersek, dünkü gibi bir uçak kazası geçiren ve hayatta kalabilen insanlara, psikolojik destekten geçtikten ve korkularını attıktan sonra tekrar uçağa binmelerini öneririz.
Ancak bu insanların çok fazla tepkileri varsa, o tepkileri gidermeden, biyolojik etkilerini düzeltmeden uçağa bindirmek tabi ki doğru değil. Yardımı verdikten sonra tekrar korkusuzca uçağa bindiği duruma getirmek lazım, aksi taktirde bu korku sürekli onun belleğinde yer edecektir ve o insana sürekli sıkıntı verecektir.
YORUMLAR